Arayış
Nereden başlayacağı bilinmez bir yolculuktan sesleniyorum. Aslında doğumdan ölüme olan bir arayışı konu ediyoruz. Arayış ki! ne arayış. Doğarken hiçbir şeyin farkında olmadan bu dünyaya gözümüzü açıyoruz. “Ben kimim, neyim, nasılım, nereden geldim, nereye gidiyorum?” gibi soruların henüz şablonu bilincinde olmadan, dünyaya gözümüzü açıyoruz. Kendimizi fark etmemiz ile başlayan arayış, ölüm bizi yakalayana kadar devam eder. Neyi aradığımız veya neyi bulmak istediğimizi kavrayarak onun peşinden koşar gideriz. Kimimiz bulur, kimimiz ise bu arayıştan istediğini elde edemez.
Biraz geçmişe götürmek isterim sizi. Geçmişte arayış içerisinde olan insanları konu edinelim. Bilim ve felsefe alanında araştırma ve deney yapan insanların ne gibi amaçları vardı ki arayış içindeydiler. Buluşlarını bulmak için ne kadar emek ve deney yaptıklarını düşünelim. Günlerce, aylarca ve yıllarca durmadan bu buluş üzerinde çalıştılar. Bu buluşu insanlığa kazandırmak için çoğu zaman bizim veremeyeceğimiz ömrü, veren insanlar oldu. Bunu sürekli hatırda tutmak lazım. Çünkü kodlanmış bir şekilde benliğimizde olan bu arayış merakı, bizi sürekli olarak ayakta tutmamızı sağlar, güç verir, hayatı planlatır, geleceğe yatırımlar yapmamızı sağlar, en nihayetinde ulaşmak istediğimiz noktaya ulaştırır. İnsanlık tarihi birikimsel olarak ilerler. Bütün oluş ve olgular birbirini etkileyerek insanlık tarihi ortaya çıkar. Böylelikle arayışlar bu durumlardan etkilenerek, çeşitli ve farklı arayışlar ortaya çıkar. İnsanların arayışları olmasaydı günümüzde olan çoğu şeye erişimimiz olmayabilirdi. Şimdi yeni şeyler arama zamanı. Nasıl olsa birileri düşünür, arar psikolojisine girmeden, benim arayışım ne, onun peşine düşmek lazım. Hayatı monoton bir şekilde yaşamak doğru değil. Bir şeyleri başkası keşfetmeden sen keşfet. O kabiliyet ve düşünce var.
Hepimizin bir arayış hikayesi olması lazım. Bu hikayeyi yazarken, arkaya dönüp baktığımız zaman benim arayışım bu idi. Buldum veya bulmadım ama bulmak için elimden gelen her şeyi yaptım, yaparım veya yapacağım düşüncesi her zaman olmalıdır. İnsanı hayatta tutan en büyük durumlardan biri de budur. Arayışı olmayan insandan hiçbir şey bekleyemezsin. Ona artık sadece ölüm kalmıştır. Bu vesile ile arayışı olan insan dinçtir, özgüvenlidir, umutludur, hayata bakış açısı olumludur, mücadelecidir, gençtir, yaşlansa dahi gençtir.
Son olarak çok güzel bir paragraf ile bu konuyu özetlemek isterim. “İnsanoğlu yeryüzündeki uyanışına yaratılmış olduğunu fark ederek varır. Ama iş burada bitmez, burada başlar. Çünkü yaratılmış olmayı kavramak aynı zamanda kişinin noksanını bilmesi demektir. Bu da bir arayışı gerektirir. Nedir noksan? Nasıl, neyle giderilir? Kaybolduğunu hissettiğimiz ister bir heybe olsun, isterse deve, arayış başlamıştır; büyük arayış.”
Arayışlarımız ve insanlığa hizmetlerimiz bitmemek ümidiyle.
Yakup KARABOĞA