Gençlerin Gönüllerini Fethedenlere Selâm Olsun!
Bugünün gençleri teknoloji ile arkadaş olmalarının ötesinde; teknolojik, özgürlüğüne düşkün, bireysel, zor beğenen ama isteklerini ısrarla ifade eden ve tercihlerini açıkça ortaya koyan küresel dünya vatandaşlarıdır.
21.yüzyıl gençleri; bir yandan cep telefonu ekranı, bilgisayar ekranı, hatta TV ekranı karşısında iseler de aynı anda birden fazla faaliyette bulunabiliyor: Cepten SMS atarken, aynı anda TV karşısında yeni şeyler keşfedip diğer yandan da bu keşiflerini bilgisayarında paylaşabiliyorlar.
Gençlik… Hangi toplum için söz edilirse edilsin, her zaman bir değer olarak kabul görmüştür. Gençlik aynı zamanda hem gencin hem de toplumun beklenti düzeylerinin yüksek olduğu bir dönemdir. Genç kendi geleceği ile ilgili hayallerini, hedeflerini ortaya koyarken, toplum da gençliği, kendi devamının sağlanması bakımından geleceği olarak görür. Aslında bu karşılıklı beklentinin buluştuğu ortak bir nokta vardır. Bu ortak noktanın hem genç hem de toplum için “gelecek” ifade etmesidir. Gençlik neden önemlidir, sorusunu işte bu yüzden irdelemek gerek.
Gençlik, devlet ve toplum açısından önemlidir. Çünkü gençlik, ekonomik işgücü, beyin gücü, askeri güç, toplumsal değişim aktörü ve ulusal her tür mirası, geleceğe taşıyabilmek demektir. Tarih, zinde ve iyi yetiştirilmiş genç nesillerin, toplum ve devletlerin kaderlerinde nasılda büyük değişmelere yol açtığının örnekleriyle doludur. Bundan dolayıdır ki “Bana gençlerinizi gösterin, size geleceğinizi söyleyeyim.” denilmiştir.
Gençlik, aileler açısından önemlidir. Çünkü ana-babalar için işgücü ve aile bütçesine katkı, toplumda itibar ve güç, yaşlılık döneminin sigortası demektir.
Gençlik, eğitim açısından önemlidir. Çünkü düşünme ve öğrenme yetisi bu çağda iyice gelişir ve olgunlaşır. Eğitim ve ahlakın etki bakımından en verimli çağı gençlik çağıdır.
Gençlik, siyasî rejimler için önemlidir. Çünkü her siyasi rejim, kendi neslini, kendi gençliğini yaratmak ister. Bu sayede gelecekten umutlu olur, kendini zinde ve güvende hissederler.
Dinî açıdan önemlidir. Çünkü ergenlik döneminin başlamasıyla artık imanın esasları, ibadetler, helal haram yönünden bir ehliyete sahip olunur. Gençlik çağı ayrıca, inanç-düşünce ve aksiyonun buluştuğu bir çağdır.
Dahası, en samimi ve köklü arkadaşlıklar, ilk aşk, evlilik, askerlik, eğitimi tamamlama, bir işe girme, para kazanma, aile içinde ve toplumda adam yerine konma bu çağın diğer önemli özelliklerindendir.
Gençliği ve gençlik dönemlerini her yönüyle betimleyen Aristo’nun 2300 sene önce yaptığı şu güzel tespitleri de kayda değerdir. O, gençliğin özelliklerini anlatırken önce; tutkulu, huysuz ve öfkelidirler, diyerek söze başlar, sonra şöyle devam eder. “İsteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile katlanamazlar. Onura, başarıya, paradan çok değer verirler. Çünkü paraya gereksinimleri olmaz. Eli açık ve iyilikseverdirler. Çünkü kötülükleri tanımamışlardır. Çabuk güvenir, çabuk bağlanırlar. Çünkü aldatılmamışlardır. Yüksek amaç ve hayalleri vardır; çünkü daha yaşamın sillesini yememişlerdir.”
Yeni yüzyılda Aristo’nun betimlediği gençliğe artık yer yoktur! Yarınlarımıza güzel bir miras bırakmak adına Hz. Yakup gibi özlediğimiz Yusufları arıyoruz…
Ateşe atılma pahasına da olsa toplumda doğrunun şahitliğini yapabilecek bir gençlik…
Hz. Yusuf gibi, Rabbinin rızasını nefsine hâkim kılabilecek bir gençlik…
Yakupların özlemlerini giderebilecek bir gençlik…
Kalbini öğütle yaşatan, hikmetle aydınlatan bir gençlik…
Gençliğin hür ve gür sesi olmak için kolları sıvama vakti…
Hep birlikte bu gençliği oluşturmak, ayağa kaldırmak, şahlandırmak için elimizden geleni yapalım. Topluca silkinelim, okuyalım, koşalım ve azmedelim. Yolumuza döşenen tüm engelleri aşıp hedefimize varalım. Artık küçük işlerle uğraşmanın vakti geçmiştir. Büyük düşünmenin, büyük işlere kalkışmanın ise tam sırasıdır. Gençlik hamiyete gelirse elbette toplum da gelecektir.
Bu yolda gençlerin sesine kulak verenlere, gençlere gönül verenlere ve gençlerin gönüllerini fethedenlere ne mutlu…