Güneş ışığının yüzüne vurmasıyla uyandı. Kalkmalıydı ama her gün aynı şeyleri yapmaktan sıkılmıştı. Kalkıyor, kahvaltısını hazırlıyor ve işe gidiyordu. İşteki ruh hali ise daha kötüydü. Bütün gün masa başında oturuyor gün sonunda tekrar evine dönüyordu. Ruhunu sıkan bir şeyler vardı. Bugün ise farklı hissediyordu. İşe gitmemeye karar verdi. Peki şimdi ne yapacaktı? Çantasına yiyecek bir şeyler yerleştirdi ve önündeki kitabın ne olduğuna bakmadan çantasına koydu. Evinin yakınlarında bir park vardı. Oradaki parkta biraz yürüyüş yapar, kitap okurum diye düşündü. Sonra kitabı okumak için eline aldı. Ama bu kitabı kendisinin aldığını anımsayamamıştı. Neden sonra geçenlerde bir arkadaşının kendisine bu kitabı hediye ettiğini hatırladı. Kitabın yüzüne bile bakmamıştı. Kitap Üsküdar’ı anlatıyordu.
Üsküdar… Aslında her gün geçtiği ama hiç durup bakmadığı semt. Düşündü bu kadar mı duyarsız olmuştu etrafına karşı. Hayatım tekdüze olduğundan etrafımdaki güzellikleri kaçırıyorum belki de diye hayıflandı. Üsküdar’a gitmeye karar verdi. Üsküdar’a vardığında kitabını açtı. Kitap başlangıçta Mihrimah Sultan Camii’nden bahsediyordu. Bu ismi duymuş ama hiç ne olduğunu araştırmamıştı. Kitabın sayfalarını çevirmeye ve okumaya başladı. İlk dikkatini çeken şey camiinin yapılış sebebiydi.
Mimar Sinan. İstanbul’a bir çok eser kazandırmıştı. Bu eşsiz eserin müessiri de elbette oydu. Bu zamana kadar bu eseri tanıyıp bilmediğinden dolayı kendini sorguladı. Kanuni Sultan Süleyman kızı Mihrimah Sultan için yaptırmıştı bu camii. Camii iskele tarafından bakıldığında konmuş bir kartal siluetini andırır. Şadırvan tarafı ise denizden gelen rüzgara karşı korunaklı olarak yapılmıştır. Külliyenin bir bölümü medrese olarak kullanılmış. Mihrimah Sultan’ın iki oğluna , Rüstem Paşa’nın oğlu Osman ağaya ve Kaptan-ı Derya Sinan Paşaya ait türbeler günümüze kadar ulaşmıştır . Günümüze ulaşan bir diğer yapı ise sıbyan mektebidir. Nisan ve mayıs aylarında Beyazıd camiinin kulesinden Mihrimah Sultan camiine doğru bakıldığında sabah güneş doğumunda Mihrimah Sultan Camiinin iki minaresi arasından güneşin doğuşu ve akşam gün batımında ise ayın doğuşu izlenir. Onun için Mihrimah güneş ve ay manasına gelmektedir Aynı isimle anılan Mimar Sinan’a ait diğer camii ise Edirnekapıdadır . Camiinin kubbesi dışardan bakıldığında tüm ihtişamıyla tek başına yükselmektedir. Üsküdar’daki camii ise etek giymiş bir hanım görünümündeydi Camii ve külliye İstanbul’un en yüksek yedinci tepesine inşa edilmişti. Bir başka rivayet ise Mimar Sinan’ın , Mihrimah Sultan’a olan gizli aşkını bu camiye nakşetmiş olmasıydı. Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedi yaşındayken onunla evlenmek isteyen iki kişi vardır. Biri Rüstem paşa diğeri Mimar Sinan . Kanuni Sultan Süleyman kızını Rüstem paşaya verir . Mimar Sinan bunun üzerine bu iki camiiyi inşa eder.
Şu kadar senedir camiinin günümüze kadar ayakta kalması Mimar Sinan’ın ustalığını gözler önüne serer. Bu eseri herkes bilmeli diye düşündü .
Kitapta tasvir edilen bir sonraki mekanı ziyaret etme kararı aldı . Okumayı bitirip evine doğru yola koyuldu .