Yeni Sezon Pandemi?
Covid 19 ile ilgili hazırlanan haberleri her gün okumaktayız. Genel çerçevede bu durumun bizi nasıl etkilediğini ve etkileyeceğini açıklayan veriler henüz ortada değil. Büyük bir çoğunluğumuz da genel etkilerinden ziyade, haklı olarak kendi ekonomik gücüne ve aile sağlığına etkisi üzerine düşünüyor. Çünkü hepimiz az veya çok bazı fedakârlıklarda bulunduk ya da hoşlanmadığımız durumlara katlanmak zorunda kaldık. Görünüşe bakılırsa daha da kalacağız.
Bu süreçte en büyük manevi zorluğu sağlık çalışanları yaşadı. Başta hastalarla birebir çalışan personeller olmak üzere bütün dünyada sağlık sektörünün içinde bulunanlar, ne zaman biteceği belli olmayan belki de 3-5 yıl sürecek olan bu hastalık ile mücadele ediyorlar. Eve gitmelerinin aileleri için güvenli olup olmadığını, hastalığı geçirip geçirmediklerini veya çalışmadıkları takdirde kendilerine ne olacağını merak etmenin zihinsel travmasına katlanmak zorunda kaldılar. Temizlik görevlisinden teknik servisine, doktorundan yemekhane aşçısına kadar hastane çalışanlarının hepsi bu mücadelenin içerisinde. Yaptıkları işler, 3 ay öncesiyle aynı olsa da hastalığa yakalanma risklerinin yüksek olduğu bir yere her gün gitmek endişe verici olsa gerek.
Neyse ki zamanlama olarak pandemiye en son yakalanan ülkelerdendik. Bu, bizim için büyük bir avantajdı. Diğer ülkelerin yaşadığı olaylar, bize geç kalmadan bazı adımları atabilmemizi sağladı. Ancak tüm dünya ekonomisi için %3’lük bir küçülme tahmini yapılırken Türkiye’de bu küçülmeden payını alacak. IMF‘nin açıkladığı rakamlara göre biz de %5’lik bir ekonomik küçülme beklentisindeyiz. 2020 ilk çeyrekte %11 azalan turizm gelirlerimizin yaz aylarında daha hızlı bir azalma ile karşımıza çıkacağı kesin. Nisan ayındaki ihracat verilerimiz ise geçen yılın aynı dönemine oranla %41,4 azalmış. Bu veriler daha da zorlu günlerin habercisi gibi…
Şimdi sizleri ekonomik bunalımlar, seyahat ve sağlık zorlukları gibi konulara daldırıp zaten sürekli bombardımanı altında kaldığımız negatif düşüncelere boğmak istemiyorum. Ancak gerçeklerle yüzleşmek ve önümüze böyle bir çerçeve çizerek bakmak gerektiğini hatırlatmak lazım. Kontrollü ve mesafeli bir sosyal hayatla toparlanmaya çalışmak zaman alacak. Yazılanlara göre de sonbaharda ikinci bir dalga ile karşılaşma olasılığımız yüksek. Peki, yeni sezon pandemi yanıtımız nasıl olacak? Bu konudaki sağlık önlemlerimizi nasıl yürütüyoruz? Sağlık çalışanlarının ücretsiz ulaşım, balkondan alkış veya sosyal destekten çok daha fazlasına ihtiyaçları var. Tam anlamıyla sağlıklı bir toplum için temas takibi, izole hayatlarda bakım hizmetiyle aynı zamanda daha da artan sosyal ihtiyaçlara yanıt vermemiz gerekir.
Yeni ve daha akılcı savunmalar yapabilmemiz için sağlık alanında yeniliklere ihtiyacımız olduğu aşikâr. Diğer ülkelerdeki sağlık gelişmelerine baktığımızda farklı çözümler geliştirdiklerini görüyoruz. Mesela izole hayatların bir sonucu olarak çalışmalarını daha da genişleten Ride Health şirketi 86 ülkede tıbbi ulaşım hizmeti sunuyor. Erişebilirliği arttırılmış ve sadece bir araç kiralamaktan daha fazlası olan ulaşım ağlarıyla sağlık hizmetini daha ulaşılabilir kılıyor. Ya da yalnızlık ve tecrit ile mücadele etmek amacıyla dünyanın ilk sosyal sağlık reçetesini geliştiren dijital sağlık şirketi Curatio, sağlık için sosyal ağ sloganıyla bireylere ulaşıyor. Özel bir yapay zeka ile sosyal ağ kombinasyonu yaparak hastalara kendi akran bağlarını kurmalarına yardımcı oluyor. Deneyimlerini, ortak sıkıntılar çeken kişiler ve profesyonel ekiplerle paylaşma fırsatı bulan hasta bireylerin yaşam kalitesini arttırmayı hedefleyen bir şirket düşünün. Bu süreçte Corepredict ise yaşlılar için tasarlanmış giyilebilir cihazlar ile covid-19‘lu kişiyi izlemeyi otomatik hale getiren spinn-off cihazlarını duyuruyor. Phpoint gibi kişi izleme platformları veya otomobillerin içerisine yerleştirilen sağlık sensörleri ile gerek pandemi gerekse genel halk sağlığını kontrol altına almaya çalışan onlarca inovasyon hayatımızın içerisine girmeye hazırlanıyor. Ancak başka ülkelerden kopyala yapıştır yapmaktan ziyade bu sefer kendi sorunlarımıza kendi çözümlerimizi geliştirmeliyiz. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak lafı fazla iddialı ama yeni normallere eski kafalarımızla adapte olursak bizim için değişen bir şeyin olmayacağı açık. Düşünme biçimlerimizi yenilemeli, olumlu bakmalı, inovasyonları desteklemeli ve daha iyisini nasıl yapabilirize odaklanmamız lazım. İşe sağlık alanındaki yeniliklerin önünü açmakla başlayabiliriz diye düşünüyorum. Düşünüyorum da kim, ne kadar, neyi yapacak bilemiyorum.
Sağlıcakla…
Yazarımız:
Rumeysa Balcılar