Tefekkürü Öğreten Toprak
En çok da bu yanını seviyorum toprağın. Sanki ta en başından öğretmenimiz olmayı kabul etmişcesine tüm cömertliğiyle bize kucak açmasını. Tuhaftır ki, topraktan gelen biz aciz insanlar onu kirli olmakla yaftalıyoruz. Üstümüz kirlenmesin, ellerimiz kararmasın, kokusu tenimize sinmesin istiyoruz; tabiri caizse çıktığımız kabuğu beğenmiyoruz, nankörlük ediyoruz. Öyleyse asıl kirli olan toprak mıdır yoksa kirlenmişliği çıplak gözle görebileceğini zanneden biz aciz insanlar mıyız? Her şeye rağmen bilgiye olan açlığımı doyuran toprak; bana sabrı, sükuneti, tefekkürü öğreten toprak… Nerede şimdi? Her gün yollarını arşınladığımız, her yeri betonlarla çevrili güzel İstanbul’da da mı yoksa senede sadece bir kere gidebildiğimiz memleketimizde mi? Belki de vefasızlığımızın bedelini ödüyoruzdur. Öteki dünyaya kalmadan bu dünyada hesaplaşıyordur bizimle. Kim bilir!
GAMZEGÜL ASAROĞLU